Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

Fotoğraflar

Fotoğraflar

8 Ocak 2016 Cuma

MAZİSİNDE TARİH YATAN BOĞA HEYKELİ


KADIKÖY 'lülerin  BOĞASI





Boğa heykeli deyince akla , hemen Kadıköy gelir..

Heykelin tabii ki eski bir geçmişi , nerede yapıldığı , nerelere taşındığı vs. bir hikayesi vardır. 
Ama, çoğu Kadıköy 'lü bununla fazla ilgilenmez. Onun için bu Boğa Heykeli Kadıköy 'e adeta gökten inmiştir , ve O hep oradadır....
O  hep Kadıköy 'lüdür. Genç kuşak doğduğundan beri O oradadır !O Kadıköy 'ün sembolüdür !


Bense onu Kadıköy 'de eskiden Kaymakamlık dediğimiz binanın önünde ve yan tarafında olmak üzere ( iki kez yer değiştirmiştir ) ...

 Avrupa yakasında ise , eskiden Spor Sergi Sarayı dediğimiz ( şimdiki Lütü Kırdar Kongre Merkezi ) salonun önünde görmüştüm....
Ağabeyim ve ablam ise küçüklüklerinde onunla hem spor sergi önünde hem de Hilton oteli önünde resim çektirmişler...

                                                                      
Aslında Boğamızın çok eski ve çok uzun olduğu kadar biraz da karışık bir hikayesi var.
Boğamız ne İmparatorlar , ne şansölyeler , ne padişahlar , ne Osmanlı paşaları görmüş o gezgin ömrü boyunca! Ne çok yer gezmiş..
Kardeşi / arkadaşı diğer boğadan ayrı düşmüş ..

Anlatılanlara göre , Boğamızın iki farklı hikayesi mevcut ;


* Birinci anlatı ; 


Fransa ve yeni kurulan Almanya birliği arasında sorun olan Alsace - Lorraine bölgesi için yapılan çatışmaların en sonuncusunda bölgeyi büyük bir zaferlere Fransa 'ya katan Fransızlar  1864'de Paris'te heykeltraş İzidor Bonhevr tarafından yapılan bu boğa heykelini , Fransız gücünü Almanlara göstermek için bölgeye  Almanya topraklarına bakacak şekilde yerleştirmişlerdir.

Daha sonra , 1870 yılında Almanya bu değerli bölgeyi Sedan Muharebesi ile tekrar ele geçirince Bismarck heykeli ganimet olarak Berlin'e götürmüş ! Osmanlı 'nın  1. Dünya Savaşına Almanya ile beraber savaşa girmesi ile, Boğa heykeli bu sefer yine bir ''güç simgesi'' olarak Harbiye Nazırı Enver Paşa'ya Alman Kralı II. Wilhelm tarafından 1917 yılında armağan edilmiş.

(kimi kaynaklarda ise , heykelin o zamanki Osmanlı hükümeti olan İttihat ve Terakki Partisine verildiği onların da Enver Paşa 'ya hediye ettikleri şeklindedir.)

* İkinci anlatı ise ; 


1867 Paris Evrensel Sergisi’nde Fransız Heykeltraş Jules Isidore Bonheur’un “Tokuşan Boğa” heykelinin 34,5 x 59 cm. boyutlarındaki bir örneğini gören Sultan Abdülaziz 'in  heykeltraştan bu “Tokuşan / Döğüşen Boğa” heykelinin anıt boyutlarında bir kopyasını yapmasını istediği şeklindedir.

Padişah'ın hayvan heykelleri kolleksiyonunda  24 değişik hayvan heykeli olduğu da kaynaklarda belirtilmektedir.

Her iki ayrı anlatıma rağmen Heykelin sonraki seyri ise tek bir seyir takip eder !

Bu iki anlatımlardan daha bir rağbet gören ve akla yatkın olanı ise İkinci versiyondur ! 

Atlas Tarih’ 'te  "Ferda Çağlayan"  imzasıyla yayınlanan bir yazıda “Kadıköy’ün Boğası ’nın  hikâyesi " anlatılıyor.

Ben bu yazıyı özetle aktaracağım  :

Ferda Çağlayan yazısında , 

" Heykelin yapılmadığı ve kamusal alanda görülmediği Osmanlı’da, 1864 yılında Paris’ten İstanbul’a bu hayvan heykelleri kim tarafından, nasıl ve niçin getirilmiş, şu an bulundukları noktalara ne zaman yerleştirilmişler? Bu durum, ancak Fransızca kaynaklardan yaptığım araştırmalar sonucunda açıklığa kavuştu. "
 şeklinde ifadelerle Boğa Heykelinin ve Abdülaziz 'in diğer sipariş ettiği 23 heykelin araştırmasını yaptığını yazıyor. 

Yazıya devamla ;

"Edindiğim bilgilere göre, kariyeri boyunca hayvanlar konusuna sadık kalan Rouillard’ın aldığı en ünlü sipariş, 1864’te Sultan Abdülaziz tarafından verilendir. 
Sanatçı, sultan için, 24 hayvan heykeli, vazolar ve Beylerbeyi Sarayı ’nın frizlerini hazırlamıştır. Rouillard, bu devasa siparişi yapabilmek için atölyesinde 10 heykeltıraş istihdam eder. Eserlerine katkıda bulunan heykeltıraşların da imza atmalarına izin verir.
Bir başka kaynaktaysa, heykellerin isim listesi, sayısı, katkıda bulunan sanatçıların katılım düzeyi, yapım yılı ve malzemesine dair bilgiler veriliyor. Bu bilgilerden hareketle, bahsedilen heykellerden 22’sini tespit ettim. 6’sı mermer, 12 heykel, ilk mekanları olan saray bahçesindeki yerlerini koruyor. Diğer heykel ve vazolarsa farklı yerlere dağılmış. Kimi Dolmabahçe Sarayı Hasbahçesi’nde, kimi Yıldız Şale’de...
Abdülaziz’in heykel yaptırarak bu konudaki ısrarını sürdürmesini, sanata düşkünlüğünün (resim yapıyordu) ve topluma heykeli benimsetme çabasının bir sonucu olarak yorumlamak mümkün." 
Yazar, Abdülaziz 'in heykele ve sanata düşkünlüğünü anlattığı satırlardan sonra devam ediyor :
" Kadıköy’ün simgesi haline gelen ve Boğa Heykeli olarak tanımlanan, orijinal ismiyle Dövüşen Boğa heykelinin saray dışına nasıl çıktığı bilinmese de, Yıldız Sarayı bahçesinden sonra ilk görüldüğü yer Bilezikçi Çiftliği’dir. Münevver Ayaşlı ‘Dersaadet’ adlı kitabında Bilezikçi Çiftliği’yle ilgili şu bilgileri verir: (Enver Paşa’nın memleketten firarından sonra , güzelim çiftliği Mahmut Muhtar Paşa satın almıştı . Çiftlik Karadeniz’e kadar iniyordu. Çiftliğin çok güzel ormanı gibi gayet güzel ve şirin bir çiftlik evi ve çok kıymetli bronz heykelleri vardı. Bilhassa at, boğa, geyik heykelleri müstesna güzellikteydi.)
Bu heykeller sonraki yıllarda Feneryolu’ndaki Gazi Ahmet Muhtar Paşa Köşkü’nün bahçesinde, daha sonra ise Gazi Ahmet Muhtar Paşa’nın oğlu Mahmut Muhtar Paşa’nın 1897’de Rum asıllı Dimitri Veldemi’den satın aldığı ve 1956’ya kadar ailenin mülkiyetinde kalan Mermer Köşk’ün bahçesinde görülür.
Mermer Köşk kamulaştırılarak Milli Eğitim Bakanlığı’na devredildikten sonra mirasçıları tarafından köşkün eşyaları satışa çıkarılır. Köşkün bahçesinde yapılan müzayede de at heykeline Hacı Ömer Sabancı ile Vehbi Koç talip olur. Yaşanan çekişme sonucunda heykel Hacı Ömer Sabancı tarafından satın alınır ve Emirgan ’daki köşkün önüne yerleştirilir. At heykelini alamayan Vehbi Koç ise mezattan geyik heykeli satın alır. Bu heykel de Taksim Elmadağ ’daki Divan Oteli önüne yerleştirilir. Bu iki heykel büyük olasılıkla Feneryolu’ ndaki Gazi Ahmet Muhtar Paşa Köşkü’nden Mermer Konak’a taşınmış olmalı.
Ancak boğa heykelinin Mermer Konak’ın bahçesinde olduğunu gösteren bir fotoğrafa, bilgiye rastlanmıyor. Boğa Heykeli’nin kamusal alanda ilk görüldüğü yerse 1950-69 arası Harbiye’deki Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nin Taksim’e bakan cephesi, önüdür. 1969’daysa Kadıköy Belediye Başkanlığı ’nın önüne taşınır. Daha sonra heykel Belediye Başkanlık binasının yanı başındaki Etibank binasının önüne kaydırılır. Son olarak ise 1987’de Kadıköy Altıyol kavşağındaki bugünkü yerine yerleştirilir."

İşte buradaki anlatımda olduğu şekliyle, ben de arkadaş çevremde ısrarla belirttiğim gibi boğanın ilk yerinin Kaymakamlık önü olduğunu ve daha sonra caddenin karşısına Kaymakamlığın yan tarafına konduğunu hatırlarım.

Boğamızın imalat ve seyahatlerinde hem fikir olunan bilgileri sıralarsak;

1- Boğa heykeli Fransız heykeltraş Jules Isidore Bonheur tarafından sipariş üzerine yapılmıştır.


Boğanın (34,5 x 59 cm. )ebatlardaki modeli


2- Yapım tarihi 1864 tür.. heykelin kaidesinin ;
sağ kenarında " Fdupar  Vor THIEBAUT Paris 1864 " 
sol kenarında “ P. Rouillard Dir , ISIDORE BONHEUR-Paris 1864” yazmaktadır.





3- Jules Isidore Bonheur’un “Tokuşan Boğa / Döğüşen Boğa” heykelinin “Kükreyen Boğa” adlı bir kardeşi ( Beylerbeyi Sarayı Bahçesinde ) 
ve bu ikilinin de bir kopyası daha varmış ve onları da Amerikalı Samuel Colt Pomeroy satın alarak Rhode Island’daki Bristol Malikanesi’ne götürmüş... 
( günümüzde Colt Eyalet Parkı olarak )


Kopya boğalar ( kükreyen & döğüşen ) Amerikadaki yerlerinde 


4- “Tokuşan / Döğüşen Boğa” ve “Kükreyen Boğa” heykellerinin eşi olan “Kükreyen Boğa” heykeli Beylerbeyi Sarayı ’nda Büyük havuz’un yakınındadır.


Boğamızın ikiz kardeşi kükreyen boğa Beylerbeyi sarayı bahçesinde....


5- Boğamızın figürü  antik Yunan  figürü olarak kabul edilir...




6- İstanbul 'da ilk görüldüğü yer Yıldız Sarayı Bahçesinde Şale Köşkü önüdür. 
( Yıldız Park Şale Köşkü )






7- Daha sonra Enver Paşa İttihak ve Terakki Osmanlıda başa geçince , Enver Paşa ve Naciye Sultan 'ın sahibi oldukları " Bilezikçi Çiftliği " 'nde  yer almıştır.
(Heykelin 1 nci versiyon anlatımı herhalde bu yüzden ortaya çıkmış olabilir ! )

8- Bilezikçi çiftliğini satın alan Ahmet Muhtar Paşa 'nın Feneryolu 'ndaki   köşkünün bahçesinde bir süre misafir edilmiştir.

9- Ardından , Ahmet Muhtar Paşanın oğlu Mahmut Muhtar Paşa nın Moda 'daki Mermer Köşkün bahçesinde 1950 lerin başına kadar ikamet etmiştir.
  
10- Bu köşkün MEB tarafından kamulaştırılmasına müteakip eşyalar mirasçılar yoluyla müzayedeye çıkarılınca Heykel de bir süre sonra (1950) eskiden adı Spor Sergi Sarayı olan şimdiki Lüfü Kırdar Kongre Merkezi 'nin önündeki merasim alanında ortaya çıkar.





11- Ne olduysa bir süreliğine 1953 yılında yeni yapılan Hilton Otelinin önüne konulur..

Boğamız Hilton Oteli önünde ...... ( Annem - dayım - ağabeyim ve ablam ile )


12- 1960 yılları başında tekrar Spor Sergi Sarayının önüne gelir...


İntenette dolaşan bu fotoğrafta görüldüğü gibi Boğamız tekrar Spor Sergi Sarayı önünde


13- Boğamız burada da fazla duramaz ve Sergi Sarayının önünden tekrar alınarak Taksim Gezi Parkı 'nın Divan Oteli ne bakan kavşağının köşesine kondurulur.

Boğamız bir türlü belli bir yerde duramamış oradan oraya sürüklenmiştir. Artık o da kalıcı bir yer istemektedir herhalde ! Ve en nihayet KADIKÖY 'e gelir... Ama orada da dolaşmak vardır kaderinde .


14- 1969 yılında Kadıköy Kaymakamlığı önüne yerleşir.








15- Kısa bir süre sonra oradan alınarak Kaymakamlığın yan tarafına caddenin karşısına Benzincinin arkasındaki Eti Bank idaresinin önüne konur ! 




16- Uzun bir süre orada kaldıktan sonra yine ortadan kaybolur kısa bir süre ...


17- Vee son olarak 1987 senesinde Altıyol Meydanında şimdiki yerine konur !




Artık bir yere gitmesin . " Tanrı Boğamızı Korusun ! "



Ben , Boğamızın ilk Spor Sergi  ve  Hilton macerasını aile fotoğraflarımdan gördüm. 
Ama Spor Sergi Salonu önündeki son gelişini ve Elmadağ köşesindeki duruşunu iyi kötü hatırlıyorum. 
Kadıköy macerasında da Kaymakamlığın tam önüne konduğunu biliyorum..Daha sonra Kaymakamlığın yanına geçirilmesi..... bir süre kayboluşu ve 
Altıyol Meydanı düzenlenmesi sonrası nihai yeri Altıyol 'a gelişini bir KADIKÖY 'lü olarak yaşadım !


Kimilerine göre "Tokuşan Boğa " kimilerine göre " Döğüşen Boğa " isimleri ile anlatılan boğa ise bizim "KADIKÖY BOĞAMIZ " dır....



Boğamız Yılbaşını karşılıyor.....




Kadıköy 'lülerin , Kadıköy'e gelenlerin randevu noktası Boğa Heykeli !




KADIKÖY demek FENERBAHÇE demekse Boğamızda formasını giyer !




 Bir zamanlar Boğasız Altıyol Meydanı



6 yorum:

  1. Güzel bir inceleme.Tebrik ederim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. teşekkür ederim.... genç ve geç Kadıköy 'lüler genel de merak ederler boğamızı..ben de bir katkım olsun istedim.

      Sil
  2. Unutulan birsey var.Boğa 1980 ler civarı Üsküdar meydanındaydı..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Epeydir vakit bulamadım...cevabımın gecikmesinden dolayı özür dilerim...Doğrusu Boğanın Üsküdar 'a gititğini ne gördüm ne de duydum ! Eğer elinizde bir fotoğraf varsa bana iletirseniz memnun olur ve öğrenmiş olurum...saygılar...

      Sil
  3. Elinize sağlık. Güzel bir paylaşım olmuş. İzninizle sosyal medyada alıntı ile paylaşıyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Epeydir vakit bulamadım...cevabımın gecikmesinden dolayı özür dilerim.Beğendiğinize sevindim ve TEŞEKKÜR ederim....Tabii ki paylaşabilirsiniz...( blog adımı belirtirseniz sevinirim )...saygılarımla

      Sil