Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

Fotoğraflar

Fotoğraflar

12 Aralık 2018 Çarşamba





MISIR ÇARŞISINDAKİ TARİHİ MEKAN : PANDELİ

Pandeli Restaurant  Mısır Çarşısının Eminönü kapısı girişinde hemen sol tarafta dar bir menfez içinde merdivenler ile yukarı çıkılan Mısır Çarşısı kapısı kemeri üzerinde benim tabirimle “ Yemekli Vagon “ gibi hoş bir yer…Bir tarafındaki pencerelerden Eminönü , diğer tarafındaki pencerelerden Mısır Çarşısı içi gözüken kendine has otantik bir mekan….

2015 yazında Pandeli 'nin Ustası olan Cemal Bey ’in damadı  olduğunu öğrendiğim       Naşit Aydınhan ile mekanda yaptığım görüşmede kapanmak üzere olduğunu öğrenmiş oldukça üzülmüştüm bu tarihi mekan için…Benim de birkaç kez muhabbet mekanı olarak damak zevkine ve keyfine vardığım bu , oldukça tarihi mekanın kapatılacak olması üzücüydü….2016 yılında beklenen olur ve Pandeli kapanır.
Neyse ki şimdiler de müteşebbisler tarafından aynı tarz ve havada tekrar açıldığı haberleri çıktı da bu tarihi mekanı genç nesillerde görebilecek …


Pandeli, Niğdeli bir Rumdur. 1900 yıllı başında İstanbul’a göç eder ve Mercan Yokuşu’nda seyyar bir arabada piyazcılık yapmaya başlar.Daha sonraları Çukur Han ‘da bir barakada bir köfteci dükkanı açar..                                                                                                                               (( 9. yüzyıl Anadolu’nun her bir köşesinde gayrimüslim Osmanlı vatandaşlarının bulunduğu bir zaman dilimiydi. Bilinenin aksine, kadim şehirlerin bu eski ahalisinin her biri köşe başlarını tutmuş sarraflar gibi varlıklı kimseler değildi. Niğde’de çoban, İstanbul’da gümrük hamalı bir babanın oğlu olan Pandeli de kendi yağıyla kavrulmaya çalışan bu insanlar arasındaydı. Çocukluktan gençliğe geçişinde bulaşıkçılık, berber ve bakkal çıraklığı gibi işler yapmıştı. Bir süre Bahçekapı’da Hacı Haralambos’un lokantasında çalıştı, bir süre de Mısır Çarşısı’nın arkasındaki Mercan Yokuşu’nda seyyar bir arabada piyazcılık yaptı. İlk köfteci dükkânını Çukur Han’da açtıktan sonra dört beş kez yer değiştirdi. ))
Bu mekan da Atatürk ‘ün Kolağası olduğu dönemlerde müdavim olarak bulunmuş olması da mekana ayrı bir tarihi özellik katmaktadır..                                                                             (( 1910’lu yıllarda genç bir Kolağası olan Mustafa Kemal de Pandeli’nin köftelerini tadanlar arasında yer aldı. Asker maaşlarının sürekli aksadığı bu yıllarda, aralarında gelişen dostluk sayesinde genç zabitin para sıkıntılarını bilen Pandeli ona “Aybaşında verirsin beğumi” diyerek bir veresiye hesabı açmıştı. Yıllar sonra Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal olarak dükkânına geldiğinde hesabı ödemek isteyince yine “Aybaşında verirsin beğumi” diyerek naif bir şakayla yemekleri ikram etti. Atatürk de bu tatlı jeste aynı üslupla karşılık vererek “İşte bu yüzden seviyorum bu kafiri" demişti.)) 
Birinci Dünya Savaşı’nın İstanbul’unda, Pandeli’nin “Hamal Lokantası” na, dönemin entelektüelleri; gazeteciler, şairler, yazarlar ve politikacılar gitmeye başlar.
((Bedel ödeyerek, I. Dünya Savaşı’na katılmadı; 1920’lere kadar kıtlık, yokluk ve işgallerle mücadele etti. )) O yıllarda ; (( Yusuf Ziya Ortaç, Pandeli müşterilerini şöyle sıralıyordu: “Hüseyin Cahit (Yalçın), Necmeddin Molla, Orhan Seyfi (Orhon), Faruk Nafiz Çamlıbel, Ahmed Haşim… Şimdilere Pandeli’ye Alman profesörler dadanmışlar…” ))
(( Pandeli Lokantası 1940’lar itibariyle İstanbul’un namlı lokantaları arasına girmişti.
1950’lere gelindiğinde Celal Bayar, Adnan Menderes, Fahrettin Kerim Gökay gibi idari mülki erkândan isimler; Ağa Han, Von Papen, Venizelos, Finlandiya Kralı, İspanya Kralı gibi diplomatik konuklar Pandeli’nin müşterisi olmuştu ))
 2. Dünya Savaşının bitmesiyle kötü güler sonrası tam rahatlama sürecindeyken, bu sefer de 6-7 Eylül olayları sırasında Pandeli ’nin lokantası da yağmalanıyor. Ve Pandeli kapatma kararı alır.
Mesleği bıraktığını gazete manşetlerinden öğrenen dönemin Cumhurbaşkanı Celal Bayar ve Başbakanı Adnan Menderes, meşhur ustayı ikna ediyor ve Mısır Çarşısı girişindeki üst kat mülkiyeti Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne ait olmak üzerePandeli Lokantası” na devlet emriyle tahsis edilir. Bunun üzerine Pandeli Usta, oğlu Hristo ile birlikte hem Hamal Lokantasını hem de yeni yerini işletmeye koyulur.
1958 yılında şehircilik çalışmaları esnasında Yağcılar İskelesi’ndeki lokanta yıkılınca, Mısır Çarşısı girişindeki Pandeli Lokantası bu tarihten itibaren Eminönü’ndeki geleneğin yegâne temsilcisi oluyor. 
1967 yılında Pandeli yaşama gözlerini yumunca, lokantanın işletmesini Pandeli’nin oğlu Hristo Çobanoğlu ve çocuk yaşta lokantada işe başlamış Cemal Biberci üstleniyor ve restoran günümüze kadar geliyor.


Türkiye’nin ilk turizm belgeli restoranı olan Pandeli İstanbul’a gelen dünyaca ünlü isimleri konuk eder. Türk mutfağını dünyaya tanıtan, yemeklerini sevdiren ilk restorandır da aynı zamanda.
 Pandeli 115 yıllık ( 1901 – 2016 ) tarih yolculuğunda birçok ünlü ismi ağırlamıştı. Mustafa Kemal Atatürk , Kolağası olduğu zamanlarda en çok Pandeli’ye gelirmiş. En sevdiği lokantaymış. Celal Bayar, Kraliçe II.Elizabeth,                              İspanya Kralı Juan Carlos ve Kraliçe Sofia,  Robert McNamara,  Robert De Niro,    Tony Curtis, Madaleine Albright ve Robert Redford gibi isimler de Pandeli’ye gelenler arasında imiş.....

                                                                                                                                                            ( Pandeli her gün 11.30 – 19.00 saatleri arasında açık. 
Akşamları ise ancak özel davetler, etkinlikler olursa kapılarını açacakmış...)

3 yorum:

  1. Çok bilgilendirici. Kalemine sağlık!

    YanıtlaSil
  2. Bir kez gitmiştim, aklımda kalan sadece merdivenler, ne yediğimi de hatırlamıyorum. 90'lı yıllardı ve otobüslerle turist getirilirdi....Özel olarak hiç araştırma yapmamıltım, ama özel bir yer olduğunu nilirdim.Atatürk öyküsünü de sizin bu paylaçımızla böylece öğrenmiş oldum. Tşk.ler Kamil Bey.

    YanıtlaSil
  3. Bir kez gitmiştim, aklımda kalan sadece merdivenler, ne yediğimi de hatırlamıyorum. 90'lı yıllardı ve otobüslerle turist getirilirdi....Özel olarak hiç araştırma yapmamıltım, ama özel bir yer olduğunu nilirdim.Atatürk öyküsünü de sizin bu paylaçımızla böylece öğrenmiş oldum. Tşk.ler Kamil Bey.

    YanıtlaSil